Boşanma ve ayrılık dünyanın her yerinde birçok insanın
geçtiği zor ve sancılı süreçlerdir. Ancak toplumumuzda çok yapılan bir hata
vardır ki bu hata boşanma ve ayrılığın aynı şey sanılmasıdır. Oysaki boşanma ve
ayrılık tamamen olmasa da birbirlerinden çok farklı iki kavramı ifade
etmektedirler.
Boşanma bir evliliğin sonra erdirilmesidir. Daha detaylı açıklamak gerekirse boşanma; geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin yasal olarak, kanunda yer alan sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir.
Ayrılıkta ise mevcut evlilik hukuken sonra ermemekte, devamlılığını sürdürmektedir.
Ayrılık kararı verilebilmesi için; boşanma sebepleri gerçekleşmiş olmalı ancak yine de ortak hayatın yeniden kurulma imkanı olmalıdır. Ayrılıkta sadakat, çocuklara özen gösterme gibi yükümlülükler devam eder, ancak eşlerin birlikte yaşama yükümlülüğü ortadan kalkar.
Medeni Kanunumuzda ayrılık davası yer almaktadır. Yani boşanma davası açmaya hakkı olan eş ayrılık kararı almak için ayrılık davası açabilmektedir. Ayrılık davası da tıpkı boşanma davası gibi eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde açılır.
Ancak ayrılık kararı sadece ayrılık davası neticesinde değil boşanma davası neticesinde de verilebilmektedir çünkü boşanma hukuki olduğu kadar duygusal da bir süreçtir. Eşler daha sonradan pişman olacakları ani bir karar neticesinde boşanma sürecini başlatabilmektedirler ki böyle durumlarda hem eşler hem de çocuklar yara almaktadırlar. Bu sebepledir ki kanun koyucu aileyi korumak amacıyla, aile mahkemesi hakimine, açılmış bir boşanma davası neticesinde boşanmaya hükmetme yerine ayrılığa hükmetme yönünde takdir hakkı tanımıştır zira kanunlarımız uyarınca aileyi korumak mümkün olduğu sürece ailenin devamlılığını sağlamak esastır. Nitekim aile kurumu gibi önemli bir kurumu düzenleyen kanunların yıkıcı nitelikte değil yapıcı nitelikte olmaları gerekir. Kanunlarımızın bu yapıcı niteliğinden ötürü bu durumun tam tersi mümkün değildir yani aile mahkemesi hakiminin açılmış olan ayrılık davası neticesinde boşanmaya hükmetmesi söz konusu olmamaktadır. Özetle; hakim açılmış olan boşanma davasını görürken evlilik birliğinin tekrar kurulabilmesine ihtimal görürse yani evliliğin kurtarılabilir nitelikte olduğuna kanaat getirirse boşanma yerine ayrılık kararı verebilir.
Ayrılık kararı 1 yıldan 3 yıla kadar verilebilir. Bu süre kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar ve sürenin dolmasıyla ayrılık kararı kendiliğinden son bulur. Bu süre sonunda evlilik birliği tekrar kurulamamış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Aile toplumun çekirdeği olan önemli bir kurumdur. Bu nedenle aileyi koruma amacına hizmet eden kanunlarımız mevcuttur ve boşanmaya ilişkin kanunlarda bile amaç öncelikle kurtarılabilir nitelikte olması durumunda evliliği kurtarmaktır. Ayrılık kurumu da bu hususa hizmet etmektedir. Ayrılık her ne kadar günlük konuşma dilinde boşanma yerine kullanılmakta ise de aslında boşanma anlamına gelmemektedir.
Av. Eda Berat DenizAv. Eda Berat Deniz 1999 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur, İstanbul barosuna kayıtlıdır. Boşanma ve aile hukuku üzerine uzmanlaşmıştır.