Av. Eda Berat Deniz Boşanma davalarında çoğu zaman her iki taraf için de en önemli konu ortak çocukların velayetinin kime verileceği oluyor.

Tarafların velayet konusunda anlaşmaları durumunda nispeten daha az sancılı geçen bir boşanma süreci, aksi durumda, taraflar için adeta bir kabusa dönüşüyor; zira velayet kendilerine verilmezse en değerli varlıkları olan çocuklarının onlardan zorla koparılacağını düşünüyorlar.

Bu endişe de, karşı tarafın nasıl da anne-babalık yapmaya uygun olmadığına ilişkin kimi zaman iftiraya varan iddiaların mahkeme salonlarında ileri sürülmesine neden oluyor. Tabi böyle tartışmalı ve düşmanca bir sürecin sonunda velayet hakkı kendisine verilen tarafın kendisini çocuğun sahibi olarak görmesi de doğal. 

Oysaki sıklıkla belirttiğim gibi, eşlerin boşanmaları anne-baba olmaktan vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Boşanmış ve velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın da anne-babalığı devam ediyor. 

İşte bu olguyu gözeten yasa koyucu, velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafa çocukla kişisel ilişki kurma hakkı tanımıştır. Bu hak doğal ve kişilik haklarına dahil bir haktır, bu nedenle de bu haktan feragat anlamına gelebilecek anlaşmalar geçerli değildir.

Çocukla kişisel ilişki mahkeme tarafından, öncelikle çocuğun yararı gözetilmek suretiyle, ana babalık duyguları da dikkate alınarak, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafın çocuğu hangi sıklıkla, hangi zamanlarda, ne suretle görebileceği karar altına alınarak kurulur. Bu kararın gereklerine her iki taraf da uymalıdır, aksi durum çocuk tesliminden kaçınma suçu teşkil eder.  

Hayatın gelişimi içinde bazı durumlarda, çocuğu karşı tarafa göstermeme amacı taşımasa da, kişisel ilişkinin gerekleri yerine getirilemeyebilir veya bu konuda uzlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu uzlaşmazlıkları çözümleyemeyen anne-babanın başvuracağı yer gene mahkemeler olacaktır.

Örneğin iş veya tatil için birkaç haftalığına yurtdışına gitmek, çocuğunuzu da yanınızda götürmek istiyorsunuz. Eski eşinizin de hafta sonları çocuğu görme hakkı var. Çeşitli ülkeler reşit olmayan çocuklar açısından vize işlemleri sırasında, velayet kendisinde olmayan tarafın da noter tasdikli muvafakatnamesini aramaktadır. Bu muvafakatname haklı bir gerekçe olmaksızın verilmezse, aile mahkemesine başvurabilir, çocuğun yararı açısından uygun görülmesi halinde muvafakate ilişkin hakim kararı alabilirsiniz.  

Velayete ilişkin pek çok hukuki düzenleme bulunmakta. Ancak gerek sizin gerekse çocuklarınızın yararı açısından en doğru çözümler, anlaşarak, yine sizler tarafından oluşturulabilir. 

Av. Eda Berat Deniz