Vasiyetçi, yapmış olduğu sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruf ve bağışlamaları ile mirasçılarının saklı paylarına tecavüz etmiş olabilir. Bu gibi ihlal ve tecavüzleri önleyebilmek maksadı ile kanun, saklı paylı mirasçılara, miras bırakanın ölümünden sonra, bu türden tasarrufların tenkisini talep ve dava etme hakkını vermiştir.

Tenkis davasının konusu, ölenin saklı paya tecavüz eden tasarruflarının (bağışlarının) bu tecavüz (aşma) oranında indirilmesi ve bu indirilen kısmın saklı paylı mirasçıya tahsis olunmasıdır.

Tenkis davası, TMK. Md.560’da düzenlenmiş olup, bu maddenin ilk fıkrasına göre, "saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler."

Tenkis talebi hakkının meydana gelebilmesi için iki şartın varlığı aranır. Ölüme bağlı tasarrufları veya sağlar arası bağışlamaları ile miras bırakanın tasarruf oranını aşmış olması gerekir ve mirasçının saklı pay hakkının ihlal edilmiş olması gerekir.

Tenkis Davasını Kimler Açabilir?

Saklı payı ihlal edilen mirasçı, tenkis davası açmaya yetkilidir. Buna karşılık, mirastan feragat sözleşmesi ile bu hakkından vazgeçen veya mirastan ıskat edilen veya mirastan yoksun bulunan mirasçının tenkis talebi hakkı yoktur.

Bazı hallerde, saklı paylı mirasçıların alacaklılarının da tenkis davası hakkı vardır. TMK md.562 gereğince, mirasçının borçlarını ödemekten aciz olması ve saklı payın tecavüz edildiğini gördüğü halde hakkını aramaması halinde, bunun alacaklıları onun yerine tenkisi talep ve dava edebilirler.

TMK md. 562 hükmü, bazı şartların bulunması halinde, iflas veya borçlarını ödemekten aciz halinde bulunan mirasçıların alacaklılarına ve iflas masasına, bu mirasçı yerine tenkis davası açma yetkisi vermektedir. Söz konusu şartlar;

  • Saklı paylı mirasçının alacaklılarının veya iflas masasının elinde, bir ödemeden aciz belgesinin veya iflas kararının bulunması gerekir.
  • Saklı paylı mirasçının tenkisi talep ve dava etmemiş bulunması gerekir.
  • Alacaklıların veya iflas masasının, tenkis davası açmasını saklı paylı mirasçıya ihtar etmiş olmaları ve yapılan bu ihtarın semeresiz kalması gerekir.

Tenkis davalarında, iptal davalarında da olduğu gibi ölenin son ikametgâhındaki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.

Tenkis davasında, dava olunan taraf, saklı paya tecavüz eden bağışların lehine yapılmış olduğu kişilerdir. Dava olunan kimse, musaleh(miras bırakanın belli bir mal veya hakkı vasiyetname ile bıraktığı kimse) olabileceği gibi, kanuni veya atanmış bir mirasçı da olabilir. Hatta tenkis davası diğer bir saklı paylı mirasçıya da yöneltilebilir.

Tenkis talebi ancak miras bırakanın ölümünden sonra ileri sürülebilir. Vasiyetçi hayatta iken mirasçının tenkis talebi hakkı yoktur; çünkü bu zamanda miras hakkı ve saklı pay hakkı henüz doğmamıştır, burada buna ilişkin olarak sadece beklenen bir hak vardır.

Tenkis davasının kanunda belirtilen süreler içinde açılması gerekir. Tenkis talebi hakkı yenilik doğuran bir hak olduğundan, buradaki süreler hak düşüren sürelerdir.

Mirasçının saklı payının ihlal edilmiş olduğunu öğrendiği günden itibaren işlemeye başlayan 1(bir) yıllık süre hak düşürücü süredir. Mirasçının saklı payına tecavüz edildiğinden haberdar olmadığı hallerde, 10(on) yıllık hak düşürücü süre geçerli olur. Bu sürenin başlangıcı vasiyetname ile yapılan tasarruflar hakkında vasiyetnamenin açıldığı gündür. Buna karşılık, miras sözleşmesi ile veya sağlar arası bir işlem ile yapılan tasarruf ve bağışlamaların tenkisi davasında, 10(on) yılık süre miras bırakanın ölümü anından itibaren işlemeye başlar. Bunun sebebi, bunların vasiyetnamenin açılması kavramının içine girmemeleridir.

Tenkis kararı yenilik doğuran nitelikte bir karardır. Hükümleri mirasın açıldığı andan itibaren geçerli olup o ana kadar geriye yürüdüğü için geçmişe etkilidir. Tenkis davası bir eda davası olmadığı için saklı pay mirasçıları tenkis kararına dayanarak ilişkin kısmın kendilerine verilmesini talep ve dava etmesi gerekir. Tenkis davası nispi bir karar olup sadece davalı ve davacı hakkında sonuç doğurmaktadır.

Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. S. Gökçe Kerman