Günlük yaşamda "… size vasiyetimdir, … vasiyet ettim" şeklindeki ibareleri sıklıkla duymaktayız. Peki, sıkça kullanılmakta olan bu kavramlar ile anlatılmak istenen nedir? Bu ibarelerin hukuken geçerliliği var mıdır?

Aslında bu husus temel olarak şu şekilde açıklanabilir. Kişiler hayattayken elde ettikleri malvarlıklarının üzerinde ölümden önce diledikleri gibi tasarruf edebilirler. Mallarını istedikleri kişilere satabilir veya bağışlayabilirler. Miras bırakan ölümünden sonra mirasının kimlere ve ne şekilde paylaştırılmasını istediğini belirlemek için ölümden önce vasiyetname ya da miras sözleşmesi yapacaktır. İşte bu nedenle sahip olduğu malvarlığının ölümünden sonra (saklı pay hükümlerine uymak şartıyla) dilediği kişi/kişilere ait olmasını isteyen miras bırakanın vasiyetname ya da miras sözleşmesi yapması gerekir. Ölüme bağlı tasarruflar ile sadece malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunulması zorunlu değildir. Muris, vasiyetnamesinde cenazesi, çocuklarının terbiyesi, evlilik dışı çocuğunu tanıması gibi malvarlığına ilişkin olmayan hususlarda da düzenleme yapabilir.

Bütün bu bahsedilen malvarlığı ile ilgili olan veya malvarlığı ile ilgili olmayan tasarruflar vasiyetname ile yapılabilirken diğer yandan miras sözleşmesi yolu ile de yapılabilmektedir. Ancak miras sözleşmesinde sözleşmelerin niteliği gereği iki taraflı bir hukuki işlem söz konusudur. Bu da demek oluyor ki yalnızca vasiyet edenin iradesi yeterli değildir, sözleşmenin karşı tarafında bulunan şahsın da irade beyanı önem arz etmektedir. Oysaki vasiyetnamelerde bir tek vasiyet edenin irade beyanı yeterlidir, vasiyetnamenin geçerliliği karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Bu nedenle miras sözleşmesi yerine vasiyetname çok daha fazla tercih edilmektedir.

Vasiyetname düzenlenmesinde miras bırakanın irade beyanı yeterli olsa da geçerli bir vasiyetname için miras bırakanın taşıması gereken bir takım şartlar vardır. Öncelikle vasiyet eden ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip olmalıdır. Örneğin akıl hastası olmamalıdır. Bu şartı sağlayan vasiyet edenin aynı zamanda yaş şartını da karşılıyor olması gerekmektedir. Yaş sınırı ise 15’tir. 15 yaşını doldurmuş ayırt etme gücüne sahip her şahıs vasiyetname düzenleyebilme ehliyetine sahiptir.

Vasiyetname yapmak isteyen miras bırakanın üç farklı vasiyetname türünden birini seçme hakkı vardır. Bunlar, el yazılı, sözlü ve resmi vasiyetnamedir. Her vasiyetname türünün geçerliliği için Türk Medeni Kanunu tarafından öngörülmüş bir takım şartlar bulunmaktadır.

El yazılı vasiyetname üç tür arasında yapılması en kolay ve masrafsız vasiyetname olduğundan bu yazımızda el yazılı vasiyetname şartları anlatılacaktır. El yazılı vasiyetname hiçbir resmi memurun katılmasına gerek olmaksızın vasiyetçi tarafından tek başına düzenlenebilmektedir. Vasiyetçi vasiyetname yaparken aşağıda sıralanan şartlara uymak zorundadır:

  • Bütün vasiyetname başından sonuna kadar el yazısı ile yazılmış olmalıdır. Herhangi bir makine ile el yazılı vasiyetname yazılamaz. Buradaki amaç kişinin el yazısının ayırt edici olması ve vasiyetnamenin gerçekten o kişi tarafından hazırlanıp hazırlanmadığı, tasarrufların o kişi tarafından yapılıp yapılmadığının anlaşılabilmesidir.
  • Vasiyetçi yıl, ay, günü göstermek suretiyle vasiyetnamede tarihi de el yazısı ile yazmalıdır. Bu sayede vasiyetçinin vasiyetnameyi yaptığı tarihte vasiyetnamenin geçerlilik şartlarından olan ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı tespit edilir. Bunun yanında birden fazla vasiyetname olması halinde hangi vasiyetnamenin önce hangisinin sonra yapıldığının ve hangi vasiyetnamenin geçerli olduğunun belirlenmesi sağlanmış olur.
  • Vasiyetçi vasiyetnameye el yazısı ile imzasını atmalıdır. Mühür veya herhangi bir alet vasıtası ile imza, parmak basma ve benzeri şekilde imza şartının sağlanmış olması mümkün değildir. İmza vasiyetnamenin en sonuna, son satırın altına atılmalıdır.
  • El yazısı ile hazırlanmış vasiyetname notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir. Ancak bu husus zorunlu değildir ve vasiyetnamenin geçerliliğini etkilememektedir. Vasiyetçi vasiyetnamesini kendi de saklayabilir.

Bütün bu şartları sağlayan vasiyetname vasiyetçinin ölümünden sonra hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Yani vasiyetçinin vasiyetnamesi ile mal bıraktığı kişiler vasiyetçi hayattayken bu mallara yönelik herhangi bir talepte bulunamaz. Vasiyetçi de hayattayken istediği zaman yeni bir vasiyetname yapıp önceki vasiyetnamesinden dönerek bu kişilere mal bırakmaktan vazgeçebilir. İlk vasiyetnamede mal bırakılmış olan kişiler yeni bir vasiyetname ile önceki vasiyetnameden dönülmesine müdahale edemez.

El yazılı vasiyetname üç vasiyetname arasında en kolay vasiyetname türü olsa da Türk Medeni Kanunu’nda el yazılı vasiyetname düzenlenmesinde uyulması aranan şartlar göründüğü kadar basit değildir ve bir şartın gerçekleştirilmesindeki en ufak ihmal vasiyetnamenin iptal edilmesi sonucunu doğurabilmektedir. Buna ek olarak vasiyetçinin kullandığı terimlerdeki yanlışlıklar nedeniyle vasiyetnamenin anlaşılması güçleşebilir. Bu nedenle süreçle ilgili hukuki yardım alınması vasiyetname düzenlenmesinde en sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını sağlar, böylece miras bırakan yasal sınırlar içerisinde olmak kaydıyla ölümünden sonra da malvarlığının dilediği kişilere geçmesini sağlamış olacaktır.

Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. Tansu Baş