Kendisinden uzun süredir haber alınamayan, kayıp ve ölmüş olma olasılığı yüksek olan kimselere gaip denir. Bir kimsenin gaipliğine karar verilebilmesi için;

  • Bir kimse ölümüne olası gözle bakılabilecek bir tehlike içinde kaybolduysa, bu kimsenin kaybolmasından itibaren bir yıl geçtikten sonra ilgililerin talebi üzerine mahkemece gaipliğine karar verilir.
  • Bir kimseden uzun zamandan beri haber alınamama durumunda, bu kimse hakkında, son haber tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra ilgililerin talebi üzerine mahkemece gaipliğine karar verilir.

Uzun zamandan beri haber alınamama durumunda sadece haberin kesilmesi yeterli değildir. Ölüme ilişkin olarak ufak da olsa bir olasılık bulunmalıdır.

Gaiplik kararı verildiği takdirde, ölüme bağlı haklar, o kişi ölmüş gibi kullanılır. Bunun en başta gelen sonucu, hakkında gaiplik kararı verilmiş kimsenin (gaibin) mirasının açılmasıdır, yani bunun mallarının mirasçılarına geçmesidir. Söz konusu durumda mirasın geçmesi için, gaiplik kararının alınmış olması şarttır. Ancak gaiplik kararının sonuçları, gaipten son haber alma tarihinden itibaren hüküm doğurur. Bu sebeple, mirasçı veya musaleh olabilmek için aranan (sağ olmak, ehliyet, yoksun olmamak) şartlarının miras bırakandan son olarak alınan haber tarihinde bulunması gerekir. Yine aynı sebeple, gaiplik kararı ile miras son haber alma tarihinden itibaren mirasçılara geçmiştir.

Hakkında gaiplik kararı verilen kişinin ölüm tarihi sonradan tespit edilirse, bu takdirde, mirasın açılma tarihi, son haber alma tarihi olmayıp, kişinin öldüğü gün olması gerekmektedir. Gaiplik durumu ile ölüm olayı hukuk düzeni tarafından birbirine benzetilse de nitelikleri itibariyle aralarında önemli bir fark vardır. O da gaibin dönmesi ihtimalinin bulunmasıdır. Gaibin geri dönme ihtimalini göz önünde tutan kanunumuz, mirası teslim alan mirasçıları teminat göstermek yükümlülüğü altına sokmuştur. Teminat vermek mecburiyeti, gaibin mirasını ellerinde tutan mirasçı ve musalehler hakkında geçerlidir. Söz konusu teminatlar;

  • Gaiplik kararı ölüm tehlikesi içinde kaybolma sebebi ile verilmişse, beş yıl,
  • Uzun zamandan beri haber alamamak sebebiyle gaipliğe hükmedilmiş olması halinde, on beş yıl müddetle teminat göstermek yükümlülüğü vardır. Ancak bu teminat verildikten sonra, miras taksim edilebilir ve mirasçılar kendilerine düşen hisseleri alabilirler.
  • Gaibin yüz yaşına varmış olması halinde, teminat süresi ve yükümlülüğü biter. Bunun sebebi, bu kadar ileri bir yaşa ulaşmış bulunan, üstelik de gaip olan bir kimsenin ölmüş bulunmasının kuvvetle muhtemel olmasıdır.
  • Beş yıllık teminat süresinin başlangıcı, mirasçının zilyet olduğu gündür. On beş yıllık teminat süresi ise, gaipten alınan son haber tarihinde başlar. Teminatın niteliği ve miktarı, her halde gaibin geri dönmesi veya hayatta bulunduğunun ispat olunması halinde, mallarının ona iadesini mümkün kılacak derecede ve etkide olmalıdır.

Teminat vermek yükümlülüğü kanuni ve atanmış mirasçılar hakkında olduğu gibi, musaleh ve intifa hakkı sahipleri için de vardır. Zira, gaibin sağ olarak ortaya çıkması halinde, mirasçı, musaleh ve intifa hakkı sahibi aldıklarını geri vermekle mükelleftirler. Gaipliğine karar verilen bir kimseden miras elde edenin durumu, bir çeşit bozucu şarta bağlı bir kazanma olarak nitelendirilebilir. Gaip ne zaman geri dönerse dönsün, böyle bir halde, mirasçı veya musalehin hakkı düşecek ve kazanılmış mallar geri verilecektir.

Mirasçılardan birinin gaip olması durumunda ise, Mirasçılar arasında, sağ olup olmadığı bilinmeyen, fakat hakkında henüz gaiplik kararı alınmamış olan bir kimse varsa, bunun miras hissesi mahkeme tarafından resmen idare olunur. Bu durum, mirasçının sağ olarak ortaya çıkmasına veya bunun hakkında gaiplik kararı alınmasına kadar devam eder. Gaiplik kararı verildiği takdirde, gaip mirasçının miras hissesi de, bu kimse ölmüş gibi, kendi mirasçılarına geçer.

Son olarak hakkında gaiplik kararı verilen kimsenin hem miras bırakan, hem de mirasçı olması konusuna gelirsek, gaipliğine karar verilen ve malları mirasçılarına geçen bu kişiye (miras bırakana), aynı zamanda mirasçı sıfatı ile diğer bir kimseden (diğer miras bırakandan) bir miras geçmiş bulunuyorsa ve bu miras üzerinde başkalarının da miras hakkı varsa, bu sonuncu kişiler ayrı bir gaiplik kararı almaya mecbur olmaksızın bu mirasın kendilerine verilmesini talep edebilirler.

Gaibe geçen bir miras hissesi üzerinde miras hakkı bulunan kişilerin elde ettikleri gaiplik kararından, gaip miras bırakanın kendi mirasçıları da faydalanabilirler.

Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. S. Gökçe Kerman