Ölüme bağlı tasarruflar kural olarak kendiliğinden hükümsüz olmazlar. Bunların geçerliliklerini yitirmeleri için mahkeme tarafından iptal kararı verilmesi gerekmektedir. Mahkemenin iptal kararı vermesi için ise ilgili bir kişinin dava yolu ile talebi şarttır. Mahkeme talep olmaksızın res’en iptal kararı veremez.
Ölüme bağlı tasarrufların iptal sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda dört grupta toplanmıştır. Bunlar;
- Tasarruf yapanın ehliyetsizliği,
- Hukuka, ahlak ve adaba aykırılık,
- Şekil eksikliği,
- Hata, hile, tehdit.
Ölüme bağlı tasarrufun (vasiyetname veya miras sözleşmesi) bu dört sebepten biri ile iptali ancak miras bırakanın ölümünden sonra talep edilebilir. Miras bırakan hayatta iken ölüme bağlı tasarruftan ancak kendisi dönebilir, diğer kişilerin buna ilişkin bir hakkı yoktur.
Miras bırakanın ölümünden sonra iptal davasını tasarrufun iptal edilmesinde menfaati olan mirasçı veya lehine mal vasiyet edilen musaleh açabilir. Ölüme bağlı tasarrufun iptali ile mirasçı veya musaleh durumuna geçecek veya iptal ile miras hakkı artacak olan kişilerin de menfaati olduğundan bunlar da iptal davası açabilir. Miras bırakanın ve mirasçıların alacaklı ve borçluları ile vasiyeti yerine getirme görevlisi iptal davası açma hakkına sahip değildir.
İptal davası miras bırakanın son ikametgahındaki asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
İptal davasının davalısı iptal ettirilmek istenen ölüme bağlı tasarruf ile miras hukuku bakımından doğrudan doğruya menfaat sağlayan (atanmış mirasçı, musaleh) kişilerdir.
İptal davası açılması süreye tabidir. Davanın açılmasında bir yıllık, on yıllık, yirmi yıllık olarak üç süre bulunmaktadır. Bu süreler hak düşürücü süre olduğundan belirtilen süreler içerisinde dava açılmazsa ölüme bağlı tasarruf geçerli hale gelir.
Bir yıllık hak düşürücü süre ölüme bağlı tasarrufun ve iptal sebebinin öğrenildiği günden itibaren başlamaktadır.
On yıllık süre iptal sebebinin öğrenilmesinden bağımsız olarak vasiyetnamelerde vasiyetnamenin açılma tarihi (sulh hakiminin vasiyetnameyi okuması), miras sözleşmelerinde mirasın geçme tarihinden (miras bırakanın ölümü) itibaren başlamaktadır. On yıllık süre dava açılmasında üst sınır niteliğindedir. Vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren veya miras sözleşmesinde mirasın geçme tarihinden itibaren 10 yıl geçmesine rağmen iptal davası açılmamışsa dava açma hakkı düşer.
Yirmi yıllık süre davalının kötü niyetli olduğu durumlarda geçerlidir. Davalı iptal sebebi olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde ölüme bağlı tasarruf ile bağışları kendisine mal etmişse kötü niyetlidir ve ona karşı iptal davası açılması yirmi yıllık süreye tabidir.
İptal talebinde bulunma hakkı olan kişi eğer tereke üzerinde zilyetliği sahipse hiçbir süreye bağlı olmaksızın iptal def’i ileri sürebilir. Bu halde dava açmasına gerek yoktur. Kendisine karşı miras sebebiyle istihkak davası veya mal vasiyetinin ifası davası açılmışsa iptal def’i ileri sürerek davacının talebini reddedebilir.
İptal davasının sonunda iptal sebebinin var olduğu mahkemece tespit edilirse ölüme bağlı tasarruf iptal edilir. İptal kararı geçmişe etkilidir. Ölüme bağlı tasarruf hiç yapılmamış gibi kabul edilir. Verilen iptal kararı bütün mirasçı ve musalehler hakkında hüküm ifade etmez. Yalnız davanın tarafları hakkında hüküm ve sonuç doğurur.
Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. Tansu Baş