Aile Konutu eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği yer olarak tariflenebilir.

Oluşan yaşam seviyesinin korunması ve eşin, mevcut malvarlığındaki maddi ve manevi katkısı dikkate alınarak hakkaniyetli bir miras payının sağ kalan eşe verilmesi gereklidir. Aksi takdirde miras paylaşılırken paylaşıma aynen diğer mirasçılar gibi katılacak olan sağ kalan eş, paylaştırma sonunda bütün ömrünü miras bırakan eşi ile birlikte geçirdiği evinden ve ev eşyalarından yoksun kalabilir.

Bu doğrultuda kanunumuz ölüm halinde mirasın paylaşılmasında aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi ile ilgili durumu düzenlemiştir.

Bu maddeye göre ölen eşin mirası içinde bulunan ev eşyası ve eşlerin birlikte yaşadığı konut için sağ kalan eş miras hakkına karşılık olacak şekilde bu eşyaların ve konutun mülkiyetinin kendisine verilmesi isteyebilir.

Haklı bir sebebin bulunması halinde, sağ kalan eş veya diğer mirasçılardan herhangi birisinin istemesi üzerine mülkiyet hakkı yerine intifa veya oturma hakkı verilebilir.

Mirasçının alt soyu eğer ki mirasçı ölen eş ile aynı mesleği veya sanatı icra edecekse ve buna ilişkin konut içinde bir bölüm mevcutsa sağ kalan eşin mülkiyet hakkı bu kısımlar için geçerli olmaz. Bu kısımlarda sağ kalan eş kendisine tanınacak olan mülkiyet, oturma ve intifa haklarını kullanamaz.

Sağ kalan eşe özgülenecek olan aile konutu ve ev eşyası, eşin miras payına karşılık olarak verilecek olup hakimin bu konuda takdir hakkı bulunmamaktadır. Eğer ki sağ kalan eşe özgülenecek olan ev eşyası ve aile konutu değeri onun payına düşen miras payının değerinden fazla olur ise ekleme suretiyle sağ kalan eşten denkleştirme bedeli talep edilir.

Haklı bir sebebin varlığı halinde ise mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilir. Ancak bu durum yalnızca sağ kalan eşin veya diğer yasal mirasçıların talebi sonucu mümkün olur. Haklı sebep her somut olaya göre değerlendirilecek olup; mirasçının mirasında aile konutundan ve ev eşyalarından başka bir mal bulunmaması, sağ kalan eşin miras payının aile konutunun değerine karşılık gelmekten çok uzak olması veya aradaki fark bedeli karşılayacak imkana sahip olmaması gibi durumlarda haklı sebebin varlığı kabul edilecektir.

Özgülemenin koşulları ve şartları aşağıda maddeler halinde belirtilmektedir;

  1. Eşin Ölmesi
  2. Aile Konutunun Ölen Eşin Kalan Mirası İçinde Olması
  3. Sağ Kalan Eşin Mirasçılık Sıfatına Sahip Olması Ve Bu Sıfatı Koruması
  4. Sağ Kalan Eşin Mirasçılık Sıfatının ve Miras Payının Belirlenmesi
    • Sağ kalan eşin bu hususta iki seçeneği olup, alacağı mirasçılık belgesi ile veya özgüleme talebi sonucu mahkemenin tespiti ile mirasçılık sıfatını ortaya koyabilir. Miras payının belirlenmesi de bu anlamda zorunludur. Ancak miras payının miktarı önemli değildir. Mirasa dâhil olan tek şey aile konutu olsa bile önemli değildir. Önemli olan az, çok, değerli veya değersiz bir şekilde miras payının olmasıdır.
  5. Aile Konutu Belirlenmesi
    • Eşlerin birlikte ve sürekli oturduğu, aile hayatının olduğu ev olmalıdır. Eşlerin birden fazla evi olması halinde belirleme Aile Mahkemesi tarafından talep doğrultusunda yapılmaktadır.
  6. Özgüleme Talebinin Sağ Kalan Eş Tarafından Yapılması
    • Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi talebi yalnızca sağ kalan eşin hakkı olup ona sıkı surette bağlı ve devredilemez bir haktır. Sağ kalan eş talep etmedikçe diğer mirasçılar bu hususu dile getiremezler.

Aile konutunun tespiti davası Aile Mahkemesi görevine girmekle birlikte özgüleme davası sulh hukuk mahkemesinin görevindedir.

Sonuç olarak; ölüm eşleri birbirinden ayırmasına karşın kanun bu hususta kalan eşi giden eşin emanetiymiş gibi değerlendirmektedir. Bu nedenle yukarıda açıklanan bu düzenleme Türk Hukukunda yeni olmakla birlikte çağdaş dünya düzeninde sağ kalan eşin hakkını son derece korumaktadır.

Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. Emre Bal