Anayasa, toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel kanunlardır. Miras hakkı da bu bağlamda temel bir hak olduğundan anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Miras Hakkı Ve Mülkiyet
1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 35. Maddesi mülkiyet ve miras haklarını, birbirine yakın ve birbirleriyle ilgili iki temel hak olarak birlikte düzenlemiştir. Miras hakkı, mülkiyet hakkının bir devamı, onun özel bir şekli olarak düşünüldüğünden mülkiyet ve miras aynı madde de art arda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır.
Gerek mülkiyet hakkı gerek miras hakkı kişisel özgürlüğe ve özerkliğe dayalı bir toplum düzeninin eşdeğer temel öğeleridir. Özel mülkiyet düzeninin sürekliliği miras kurumunun varlığına bağlıdır. Mülkiyetin korunması hürriyeti güvence altına alır; mirasın korunması da aynı işleve hizmet eder.
Miras hakkı hem bir temel hak olarak, hem de bir kurum olarak anayasal güvenceden yararlanır. Temel bir hak olarak miras hakkı iki yönlüdür. Miras bırakan yönünden mirasının kendinden sonrakilere geçmesini ve ölüme bağlı tasarrufta bulunabilmeyi içerir. Yasal veya iradi mirasçılar yönünden ise miras yoluyla miras bırakanın malvarlığını edinebilme yetkisini kapsar. Miras hakkının bu iki yönü birbirini bütünler ve birlikte anayasal miras hakkının içeriğini oluşturur.
Anayasa Ve Miras Hukukunun Üç Temel İlkesi
Anayasa miras hukukunun üç temel ilkesini, mirasın özel kişilere geçmesini, mirasın aileye kalmasını ve ölüme bağlı tasarruf özgürlüğünü güvence altına almış ve mirası bu ilkelerin doğrultusunda kurumlaştıran yasal bir düzenlemeyi gerekli görmüştür.
Mirasın özel kişilere geçmesi ilkesi, yasakoyucunun miras ilişkilerini miras bırakanın malvarlığının ailesine ya da ölüme bağlı tasarrufla seçtiği kişilere geçmesini sağlayacak biçimde düzenlemesi gerektiğini içermektedir.
Mirasın aileye kalması ilkesi, anayasanın mülkiyeti ve mirası güvence altına alan 35. Maddesiyle Türk toplumunun temeli olarak aileyi korumak ödevini yükleyen 41. Madde arasındaki amaçsal bağlantı bize yasakoyucunun yasal mirasçılıkta önceliği aileye tanıdığını göstermektedir. Miras hakkının hangi aile bireylerine hangi sıraya göre tanınacağı konusu ise yasakoyucunun takdirine bırakılmıştır. Önceliğin eş ve çocuklara verilmesi gereği, annenin ve çocukların korunmasını öngören Anayasa 41/II’nin bir sonucudur.
Ölüme bağlı tasarrufta bulunma özgürlüğü, bu özgürlük miras bırakana mirasın geçişini kendi iradesiyle belirlemek olanağını verir. Bir veya birden fazla mirasçı seçme, paylarını belirleme ve ayrıca vasiyette bulunma yetkisini kapsar.
Miras Hakkının Kurumlaştırılması Ve Sınırlandırılması
Anayasanın 35. Maddesi “herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğunu” belirtmiş, 35/II ise “bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceğini” açıklamıştır. Anayasa 35/II’yi bu madde de belirtilen hakların yasa ile düzenleneceği ve sınırlanacağı biçiminde anlaşılması gerekir. Yani başka bir deyişle ayrıntılar kanuna bırakılmıştır.
Miras Hukukunu İlgilendiren Diğer Anayasal İlkeler
Miras hakkı Anayasa 35. maddesi ile güvence altına alınmış olmakla birlikte, Anayasa’nın diğer bazı maddeleri de miras hakkını ilgilendirmektedir. Anayasanın 10. Maddesinde anlatımını bulan eşitlik ilkesi ile 41. Madde değinilen ailenin korunması ilkesinin miras hakkıyla yakın ilişkisi bulunmaktadır.
Av. Eda Berat Deniz, Stj. Av. Dilara Aydın