Av. Eda Berat Deniz

Açılan bir boşanma davası mahkemelerce çeşitli sebeplerle reddedilebilir. Örneğin davayı açan taraf mahkemece tam kusurlu karşı tarafsa kusursuz bulunabilir, evlilik birliğinin sarsılmadığı veya davanın ispatlanamadığı gerekçeleriyle ret kararı verilebilir.

Hatta, anlaşmalı boşanma davaları haricinde, çiftlerin mahkemelerden boşanma yönünde karar alabilmeleri kendi iradelerine bağlı olmadığı için, kimi durumlarda her iki taraf da boşanmayı istese de dava reddedilmektedir.

Ancak boşanma hukukunda sık sık kullanılan ‘evlilik birliği', ‘ortak yaşam' gibi kavramlar eşler için yalnızca hukuki değil duygusal anlamlar da içerir. Hukuk kuralları karşısında boşanma hakkını elde edemeyen bir kişi yine de evliliğini devam ettirmek istemeyebilir. Bu durumda ise hukuken evli ama ayrı hayatlar süren eşlerle karşılaşıyoruz. Peki bu ilelebet mi sürecek?

Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesine göre "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir."

Söz konusu maddede düzenlenen boşanma sebebine "fiili ayrılık sebebiyle boşanma" denilmektedir.

-Boşanmanın reddi kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçtiyse,

-Bu süre içinde ortak hayat yeniden kurulamamışsa,

-Fiili ayrılık sebebine dayanılarak eşlerden herhangi biri tarafından yeni bir boşanma davası açıldıysa, artık mahkeme ret kararı veremez, mutlaka boşanma kararı vermelidir.

Fiili ayrılık sebebiyle açılan boşanma davalarında, ilk açılan davanın hangi sebebe dayanılarak açıldığı önemli değildir. Yani ilk dava ister evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle, ister zina sebebiyle açılsın, ikinci davada verilecek boşanma hükmü açısından bir önem taşımaz.

Eşlerin ortak hayatın yeniden kurulmasına yönelik olmayan bir araya gelmeleri, örneğin çocuklar için veya sağlık sebepleriyle görüşmeleri bu davanın açılabilmesine engel teşkil etmez.

Fiili ayrılık sebepli boşanma davaları, özellikle hiçbir hukuki boşanma sebebi olmadığı halde boşanmak isteyen veya kusurlu davranışlarıyla boşanma sebebine bizzat yol açmış olan eşler açısından adeta bir can simidi niteliğindedir.

Örneğin başka bir kadın için eşini terk etmiş olan bir kocanın açtığı çekişmeli boşanma davası, eşe yüklenecek bir kusur da yoksa mahkemece reddedilecektir. Uygulamada bu durumdaki kişilerin genellikle başvurduğu yol bir boşanma davası açmak, kendi açtıkları davadan feragat ederek kısa sürede kesinleşmiş bir ret kararı elde etmek ve üç yıl beklemek şeklindedir.

Boşanmak için 3 yıl beklemek istemeyenler için çözüm ise, her iki tarafın haklı menfaatleri gözetilmek suretiyle varılacak adil bir uzlaşma sonucunda gerçekleştirilecek anlaşmalı boşanmadır.

Av. Eda Berat Deniz