Av. Eda Berat Deniz

Evliliğin mutlu bir şekilde devam ettiği o güzel günlerde eşler birbirlerine şöyle der: Benim olan senindir, ben ikimiz için çalışıp kazanıyorum, her şeyimiz ortak. Ama ne zamanki evlilik çatırdamaya başlar, o zaman hangi malın sahibinin kim olduğu, kimin birikimlerde daha çok hakkı olduğu konusunda tartışmalar da başlar. Boşanmada tarafların uzlaşmaktan en uzak olduğu konulardan biridir mal paylaşımı. Dolayısıyla mahkemelere intikal eden davaların çokluğu şaşırtıcı değildir.

Mahkemeye intikal eden bir davada öncelikle tarafların tabi olduğu mal rejimi önem kazanır. Zira malların paylaşımı tabi olunan mal rejimine göre belirlenir ve uygulanacak kurallar mal rejiminin türüne göre farklıdır.

Eşler arasındaki mal rejimi ve bunun tasfiyesini 1 Ocak 2002'den önce ve sonra olarak iki kategoride incelemek gerekir. Zira 2002'den önceki evliliklerde uygulanacak yasal mal rejimi 743 sayılı eski Medeni Kanun'a göre ‘mal ayrılığı' iken, bu tarihten sonra 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na göre ‘edinilmiş mallara katılma' rejimidir.

Ancak şunu da belirtmeliyim, edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olmakla birlikte, 4721 sayılı Kanun'da üç seçimlik mal rejimi de ayrıca düzenlenmiştir. Bunlar:

  • Mal ayrılığı rejimi
  • Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi
  • Mal ortaklığı rejimidir.

Eşler bu üç rejimden birini de seçmekte özgürdür, eğer böyle bir seçim yapmamışlarsa, tabi olacakları mal rejimi yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimidir.

Özellikle çalışmayan kadınlar söz konusu olduğunda 2002 öncesi boşanmalarda adalet duygusuna büyük zarar veren sonuçlar ortaya çıkıyordu. Geleneksel aile yapısına uygun olarak erkek dışarıda çalışıp para kazanırken, kadın ev işleri ve çocuklarla ilgileniyor, kazanılan parayla alınan mallar çoğunlukla erkeğin üzerine tescil ediliyordu. Boşanma durumunda, mal kimin üzerineyse sahibi de o olmaya devam ettiği için, kadın hiçbir hak talep edemiyor, ailesi için harcadığı emekler ve yaptığı fedakarlıklar adeta yok sayılıyordu.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin yasal mal rejimi olarak kabulü ile birlikte bu haksızlık ortadan kalkmıştır, zira eşler artık evlilik birliği içerisinde edinilen mallar üzerinde eşit hak sahibidir.

Peki 2002'den önce evlenen ve evlilikleri bu tarihten sonra da devam eden eşler için hangi mal rejimi uygulanacak? Bu durumda 2002'den önce edinilen mallar için mal ayrılığı rejimi, sonrası için edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları uygulanarak anlaşmazlık çözümlenecektir.

Örneğin, kadının çalışmadığı, malların erkeğin maaş geliriyle elde edildiği bir durumda eşler 1990 yılında evlenmiş, 1995 yılında bir araba, 2010 yılında bir ev alınmış, her ikisi de kocanın üzerine tescil edilmiş, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davası 2012'de açılmış olsun. Bu durumda mal ayrılığı rejimi kurallarına göre arabanın tek sahibi kocadır. Ev açısından ise, kadının, evin bedelinin yarısını isteme hakkı bulunmaktadır. Eğer 4721 sayılı Kanun'daki düzenleme olmasa idi kadının ev üzerinde de hiçbir hakkı olmayacaktı.

Mal paylaşımına ve edinilmiş mallara katılma rejimine ilişkin hukuki bilgilere ileriki yazılarımda da yer vereceğim.