Av. Eda Berat Deniz

Anlaşmalı boşanma davasında davanın kabul edilebilmesinin koşullarından biri, evliliğin en az bir yıl sürmüş olmasıdır. Kanun koyucu söz konusu bir yıllık süre ile, tarafların henüz birbirlerini yeterince tanımadan, acele bir kararla anlaşmalı boşanma davası açmalarının önüne geçmeyi amaçlamıştır.

Zira anlaşmalı boşanma davalarında, boşanma davalarında genel kural olan ‘tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı' hükmü uygulanmaz ve evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı ve kusur araştırmasına gidilmez.

Anlaşmalı boşanma davaları için aranan bir yıllık süre kimi zaman yanlış yorumlanıyor ve eğer bir yıl geçmediyse hiçbir şekilde boşanılamayacağı düşünülüyor.

Oysaki anlaşmalı boşanma Medeni Kanun'da yer alan boşanma sebeplerinden sadece bir tanesi ve bir yıllık süre de yalnızca bu boşanma sebebi için aranıyor.

Terk sebebiyle boşanma ve fiili ayrılık sebebiyle boşanma davalarında aranan özel süreleri hariç tutarsak;

  • zina sebebiyle
  • hayata kast sebebiyle
  • pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle
  • suç işleme sebebiyle
  • evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle

boşanma davalarında, dava açılabilmesi için beklenmesi gereken herhangi bir süre yoktur. Bu davalar evlenme tarihinde dahi açılabilir.

Nitekim aksi durum boşanma davasının amacına da aykırıdır. Örneğin evlendiği gece kocasından cinsel şiddet gören bir kadına veya karısının evlenmeden önceki eski sevgilisiyle halen görüştüğünü ve zina yaptığını öğrenen bir adama, ‘hayır, boşanmak için sen biraz daha beklemelisin' denmesi öncelikle adalet duygusuna aykırıdır.

Dolayısıyla, belirttiğim hallerde önemli olan boşanma sebebinin gerçekleşmesidir, beklenmesi gereken bir süre yoktur. Dava açılır, çekişmeli olarak yürütülür ve boşanma kararı elde edilir.

Boşanma davalarıyla ilgili olarak bunun gibi pek çok doğru bilinen yanlış var. Kulaktan dolma bilgilerle boşanma sürecini yönetmek vakit kayıplarına ve geri alınamaz zararlara yol açabileceğinden, her aşamada hukuki destek almanızı önemle tavsiye ediyorum.

Av. Eda Berat Deniz